27 Ağustos 2013 Salı

Doğum Günü Telaşı

''Her toplumun farklı gelenekleri bulunuyor. Doğum günü pastası ise herhalde bütün toplumların ortak geleneğidir diyebiliriz. Pastayı kimi zaman doğum günü sahibi alırken, kimi zamanda sürpriz bir parti eşliğinde doğum günü sahibine arkadaşları tarafından alınır.
Doğum günü tüm sevdiklerinizin sizin için bir araya geldiği muhteşem bir gündür. Bu günde elbette ki onlar size birçok sürpriz yapacak. Peki siz de onlara şaşırtıcı bir sürpriz yapmak istemez misiniz? Alacağınız doğum günü pastası ile kendi doğum gününüze bir farklılık katabilirsiniz. Dilerseniz üzerinde küçük prens olan bir butik pasta, dilerseniz angry birds desenli komik bir pasta alabilirsiniz.''

Düğün Hazırlığı

Evlilik hazırlığı yapan bir kuzenim olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Onun yaptıklarını gözlemleyerek kendi düğünümde artılarını eksilerini değerlendirip uygulayacağım. Kuzenim çok zor beğenen bir insandır. Biraz da lükse düşkündür. Öyle düğün salonunda evlilik falan hiç ona göre değildir. Evlilik zaten ciddi bir adım. Bu adımı atarken titizliğin dibine vurmak çok doğal.


Kuzenimle bir alan araştırması yapan sosyolog gibi mekan araştırması yaptık. O kadar çok mekan gezdik ki artık bacaklarımızda derman kalmadı.Gezdik dolaştık ve içimize sinen bir yer bulamadık. Biz de nişanı yapacağımız yerde düğünü de yapmaya karar verdik. Ataköy sahilinde yer alan mekanda çok güzel bir atmosfer var. Ada görünümünde bu yer marinada olduğundan bir yanınız deniz bir yanınız havuz.



Düğün yapılacak mekanı öylesine içselleştirdik ki oradan ayrılmak gelmedi içimizden. Davetliler için hazırlanan masaların arasında dolaştık, yemeklerin tadına baktık, masa süslemelerine göz attık, garsonların tavırlarını ve servisini izledik. Derken saat akşam oldu ve orada düğünü yapmaya karar verip yetkiliyle anlaşıp çıktık.

16 Ağustos 2013 Cuma

Makyajın tarihçesi



"Makyaj tarihi çok çok eskilere dayanıyor. Milattan önce yaşayan Mısırlı ve Asurlu kişilerin gözlerine sürme çekmesiyle başlayan makyaj serüveni bugünkü halini almış bulunuyor. Saç boyama işlemi de çok eski dönemlerden kalma. Mısırlı kadın ve erkeklerin saçlarını sarı nişasta ile boyayarak saçlarının rengini değiştirdiklerini biliyoruz. Tarih kitaplarından edindiğimiz bilgi ise Mısır kraliçe ve krallarının önemli törenlerde saçlarına peruk taktıkları yönünde.

Makyaj tarihi





Eski dönemlerden kalma resim ve yazılar makyajda gözlerin belirginleştirilmesinin ne kadar önemli olduğunun kanıtı niteliğindedir. Bu modaya direnen nadir ülkelerden biri de İngiltere olmuştur. Ancak Kraliçe Elizabeth’in tahta geçmesi ile yani 16. yüzyılda İngiltere de makyaj geleneğine uymuştur. İngiltere’nin makyaj kültüründen söz etmek gerekirse, soluk ve doğal görünümü en güzel ve mükemmel görüntü olarak benimseyen İngiliz halkı için makyaj uzak durulması gereken bir konuydu.

Makyaj


Kraliçe Elizabeth’in tahta çıkmasıyla birlikte makyajdan uzak durmak rafa kalktı ve kadınlar Elizabeth’in beyaz teninden etkilenerek ciltlerini onun gibi beyazlatabilmek için türlü teknikler kullanmaya başladılar. Arpa ilave edilen nişastayı, su mermeri ile karıştırıp fondöten elde ettiler ve ruj yerine de Paris alçısından yapılan kalemleri kullandılar. Tenlerindeki beyazlığın devam edebilmesi için güneş altına çıkacakları zaman ciltlerine yumurta akı sürdüler ve güneşin etkisinden korundular.

Makyajın dünya üzerinde bu kadar popüler olması ise sahne sanatlarının yaygınlaşmasına denk gelir. Sahnelerde izleyici toplayabilmek için denenmiş türlü yöntemlerin içinde makyaj yapmak da vardı ve özellikle elektrik bulunduktan sonra sahnede makyaj yapımı çok daha önemli bir konu oldu. Zaman içinde yaygınlaşan makyaj malzemeleri kullanmak, endüstrileşti ve günümüzdeki son halini aldı."

Yeni Bir Cilde Sahip Olun!





"Eğer bebeğiniz varsa, uzun saatler boyunca çalışıyorsanız, sosyal hayatınıza ayıracak vaktiniz bile kalmamışsa, her sabah yüzünüzdeki yorgunluktan kurtulmak için bir kez daha mı ne yapacağınızı bilemez haldesiniz? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Artık cildiniz ve sağlığınız için bir şeyler yapmanın vakti gelmedi mi? Zor ve hızlı şehir hayatına bir de stres ekleniyorsa erken yaşlılık tehlikesi altındasınız demektir. Cildinize enerji vermenin şimdi tam zamanı!


Miskinleşmiş cildinizi tekrardan hareketlendirmek için zaman ayırmalısınız! Bu zamanın hala gelmediğini düşünüyorsanız o vakte kadar geçici olarak yapacağınız makyaj ile daha dinç bir görünüme kavuşabilirsiniz. Yaz ayları ile sadelikten ama bakımlı bir cilde kavuşmak için mat tonlar kullanmanızda fayda var. Mat pudra, şeftali tonlarında allık, parlatıcı ile kullanılan ruj sizi daha zinde gösterecektir.

Cildinizi canlandırmak için hücreleri harekete geçirme vakti geldi! Cilt tipinize uygun cilt bakım ürünleri ile uygulayacağınız bakım veya maskeler ile dinlenmiş ve yenilenmiş bir cilde sahip olabilirsiniz.

Sağlıklı bir cilt için beslenme düzeninizi mutlaka gözden geçirin. Mevsim meyve ve sebzelerini dengeli kullanarak doğal yöntemlerden de cildinizi güçlendirmeyi aksatmayın. Uzmanların sürekli uyarısı üzerine gün içerisinde 2 litre su tüketimi altına düşmeyin. "

Bel Fıtığından Korkmayın


"Bel fıtığı genellikle orta yaşlarda görülür. Toplumun yüzde sekseni hayatında bir kere bel ağrısıçekmiştir. Bel ağrısı şikayetiyle doktora başvuranların geneli orta yaşlıdır. Bel fıtığının oluşmasında bilinçsiz hareketler ve ağır yük kaldırmak etkendir. Yaş ilerledikçe diskleri besleyen kanallardaki su miktarı azalır. Bu da zaman içerisinde diskin küçülmesine ve iki omur arasındaki mesafenin azalmasına sebep olur. 

Bel fıtığı belde ve bacakta oluşan ağrılarla kendini belli eder. Bacakta uyuşma gibi durumlar da gözlenebilir. Daha önce rahatça yapılan hareketleri yapmakta güçlük çekilebilir. Tabi her bel ağrısı bel fıtığı değildir. En doğru teşhisi doktor koyacaktır. 

Bel fıtığından korunmak için hiçbir zaman ağır yük kaldırmamalıyız. Vücudun yapısına ters gelen hareketlerden kaçınmalıyız. Sert bir yatakta uyumalıyız. Hareketsiz bir yaşam tarzından kaçınmalıyız. Bel bölgesini güçlendirici egzersizler yapmalıyız. Eğer bel fıtığı ameliyatı olmamız gerekiyorsa gerekli araştırmaları yaptıktan sonra kendimizi doktora bırakmalıyız. Doktora güvenmekle hem içiniz rahat eder, hem de ameliyat stresinden arınmış olursunuz.

 
Beyin cerrahisi alanına baktığımızda tümör, anevrizma, arteriovenöz malformasyon, kavernom, karatid stenozu, hidrosefali, meningomyelosel, bel fıtığı, kafa ve omurilik yaralanmaları, beyin damarlarının tıkanması, sara hastalığı gibi rahatsızlıklarla ilgilendiğini görüyoruz. 

Beyin cerrahisi oldukça zorlu bir dal olduğu için ülkemizde beyin cerrahı sayısı azdır. Tıbbın en çok dikkat ve tecrübe gerektiren dalı hiç şüphesiz beyin cerrahisidir. Beyin vücudumuzun en temel organlarından biridir. Geminin kaptanı da diyebiliriz. Beyinde oluşan bir sorun bütün vücudumuzu anında etkiler. Beyin de diğer bütün organlarımız gibi oldukça hassas bir organımızdır. Beyin ameliyatları uzun saatler sürer. Genellikle beyin cerrahisini ilgilendiren ameliyat en aşağı beş saat sürmekte. Eğer sürekli baş ağrısı problemi yaşıyorsanız kesinlikle bir doktora görünmelisiniz. Baş dönmesi, mide bulantısı gibi şikayetleriniz varsa güvendiğiniz bir hekimle hemen irtibata geçin. Kendinizi asla ihmal etmeyin. Bir sağlık problemi ne kadar erken teşhis edilirse o rahatsızlığın çözümü o kadar başarılı olacaktır. Erken teşhis hayat kurtarır."